Erbakan’dan Saadet’ten ‘Millet İttifakı’ açıklaması: Gemi sağa hareket ettikçe bayrak sola dalgalanıyor
Saadet Partisi’ne yakın Milli Gazete yazarı Adnan Öksüz, köşesinde “Erbakan Hoca, ‘Solcu musun?’ Ne Cevap Verdi? Başlıklı bir yazı yazdı.
Saadet Partisi’nden Sabri Tekir’in anlatımına göre Öksüz, “Solcu musunuz?” Erbakan’ın siyasi yasaklı olduğu 1973’te Milli Selamet Partisi’nin amblemini sordu. “Aziz kardeşim, gemi sağa giderken bayrak sola dalgalanır!” geri ödediğini söyledi.
Yazının ilgili kısmı şöyle:
“Refah-Yol Hükümeti’nde bakanlık görevi üstlenen Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof.
TV5’te eğitimci-araştırmacı Mustafa Aydın’ın hazırlayıp sunduğu, Muhittin Yıldırım’ın daimi konuk olarak katıldığı Mihenk Taşı programında Sabri Tekir, anısını şöyle anlattı:
“1973 seçimlerinden önceydi. Milli Selamet Partisi (MSP) kuruldu. Milli Selamet Partisi kurulduğunda Erbakan Hoca siyaseten yasaklandı. MSP Genel Başkanı Süleyman Arif Emre oldu. İkisi de merhum.
Ama daha sonra yapılan tam seçimde Milli Selamet Partisi liderliğini gerçek Erbakan Hoca aldı. Tam o sırada Erbakan Hoca’nın İzmir’e bir gezisi vardı. İzmir’de MSP taşra teşkilatında basın toplantısı düzenledi. 45 dakika süren basın toplantısında fikirlerini açıkladı.
Daha sonra sorular bölümüne geçildi. Basın toplantısını izlemeye gelen basın mensupları oldu. İçlerinden biri Erbakan Hoca’yı zor durumda bırakacak bir soru sormuş. O zamanlar Milli Selamet Partisi’nin amblemi anahtar formdaydı. Anahtarın dişleri de soldaydı. Bayrak olarak kabul etti ve ‘Efendim sizin Milli Selamet Partinizin ambleminde anahtarın bayrak kısmı sola doğru dalgalanıyor’ dedi. Solcu musun?’ diye sordu. Erbakan Hoca buna gülerek demiş ki: Ey ağabey, gemi sağa giderken bayrak sola dalgalanır! Çok okuyacaksın!
Dolayısıyla Saadet Partisi’nin yönü bellidir. Bu yön asla uzlaşmaya engel değildir. Sorunlar uzlaşma yoluyla çözülür. Aile içindeki bir sorun bile aile üyeleri arasında uzlaşma ile bire bir çözülür. Evet, bu yüzden Saadet Partisi’nin o ittifak görüşmelerindeki durumu asla uzlaşma noktasında sorun çıkarmayacak. Makul bir yakalama oldu.
Ve gerçekten güzel bir sonuç elde edildi. Bu sonucun milletimizin siyasi iktidara pratiğe yansıtarak kalkınmasını sağlayacak bir sonuç olmasını temenni ediyorum.”
‘ERDOĞAN CHP’NİN DESTEĞİYLE MEP Mİ OLDU?’
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Sabri Tekir, ‘CHP ile nasıl birlikte olabiliriz?’ Telaffuzlarına da ilginç bir örnek verdi TV5 programında. Hadi dinle;
“2002 seçimlerinde Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Erdoğan’ın adaylığını reddetmedi mi? Evet, reddetti; milletvekili seçilmesini engellediği gerekçesiyle. Ortaya çıkan tabloyla Deniz Baykal Bey’in desteğini almamış mıydı? Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal’ın desteği olmasaydı, Sayın Cumhurbaşkanı’nın milletvekili olması mümkün olur muydu?
Bu takviye olmadan Siirt’te seçimlerin yenilenmesi mümkün olur mu? Siirt’te seçimlerin yenilenmesi ve orada aday olması söz konusu olabilir mi? Hayır. Yani Deniz Baykal son derece değerli bir takviye yaptı. Temeli vererek gerçeğe dönüştürdü mü? Gerçek yaptı. Çünkü analiz yapılmadan bir takım şeylerden veya kolay şeylerden bir kişinin siyasi hayatını engellemek veya yasaklamak demokratik çizgiyle bağdaşmaz.
Cumhuriyet Halk Partisi ile özellikle 1974’te kurduğumuz koalisyon hükümeti Türkiye’nin menfaatine çok değerli hizmetler yaptı. Kıbrıs Barış Harekatı bile tek başına yeterlidir. O hizmet, o koalisyonun yaptığı hizmet tarihi değeri açısından yeterince artıyor. Şimdi Millet İttifakı’na dahil olan siyasi partilerin sanki CHP’yle iş birliği yapıyormuş gibi suçlama ya da anti propaganda yapmak için bir şeyler inşa etmeye başlamasına şaşırdım.” (HABER MERKEZİ)